ÇEVRE; insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak
etkileşim içinde bulundukları fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır.
Çevre Kimyası ; hava, su ve topraktaki kimyasal türlerin yok oluşlarını, etkilenmelerini, değişimlerini,
tepkimelerini ve kaynaklarını inceleyen kimya dalıdır.
İnsan yaşamı çeşitli dengeler üzerine kurulmuştur. Bu denge insanlığın tarihi boyunca çeşitli
etkileşimlerin sonucunda oluşmuştur. İnsanın çevresiyle oluşturduğu doğal dengeyi meydana getiren
zincirin halkalarında meydana gelen kopmalar, zincirin tümünü etkileyip, bu dengenin bozulmasına
sebep olmakta ve çevre sorunlarını oluşturmaktadır.
ÇEVRE KİRLİLİĞİ
Doğanın temel fiziksel unsurları olan hava, su ve toprak üzerinde olumsuz etkilerin ortaya çıkması ve canlı
öğelerin hayati fonksiyonlarını, aktivitelerini, eylemlerini olumsuz yönde etkileyen çevre sorunlarına Çevre
Kirliliği adı verilir.
ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN SINIFLANDIRILMASI
1. Fiziksel Kirlenme
Çevreyi meydana getiren toprak, su ve havanın fiziksel özelliklerinin tamamının, canlı sağlığını tehdit edecek,
olumsuz yönde etkileyecek biçimde bozulması ve değişmesi olayıdır. Fiziksel kirlenme renk, tanecik boyutu
gibi fiziksel özelliklerin değişimine yol açar.
Atmosfere salınan toz, duman gibi kirleticiler havada koyu renkli bir görünüm ortaya çıkarır. Fabrika
atıklarının akarsu ve göllere boşaltılması ve erozyon nedeniyle hem akarsular daha bulanık görünür hem de
dibi yabancı maddelerle dolar. Ayrıca arazilere atılan çöpler toprakta fiziksel kirlenmeler meydana getirir.
2. Kimyasal Kirlenme
Doğal çevreyi oluşturan toprak, su ve havanın kimyasal özelliklerinin, canlıların hayati faaliyetlerini olumsuz
yönde etkileyecek şekilde bozulmasıdır.
Örneğin CO2
, SO2
, CO derişiminin artmasıyla havanın kimyasal özellikleri değişir. Bu türler bir takım
tepkimelere de girmek suretiyle canlı hayatını tehdit eder. Akarsulara atılan ağır metaller suyun kimyasal
bileşimini değiştirir. Tarım ilacı olarak kullanılan maddelerin toprağın organik yapısına olumsuz etkisi olabilir.
3. Biyolojik Kirlenme
Doğal çevreyi oluşturan toprak, hava ve suyun çeşitli zararlı mikroorganizmalarla kirlenmesi ve bu
ortamlardaki canlı hayatı olumsuz yönde etkilemesidir.
Örneği tarım alanlarının kanalizasyon sularıyla sulanması atık sulardaki bir takım zararlı mikroorganizmaların
diğer canlılara geçmesine neden olur.
Çevre kirliliğini yedi grupta toplayabiliriz:
Hava kirliliği
.
Su kirliliği
.
Toprak kirliliği
.
Radyoaktif kirlilik
.
Besin kirliliği
.
Işık kirliliği
.
Gürültü kirliliği
A– Hava Kirliliği
Katı, sıvı ve gaz halindeki kirletici maddelerin canlı hayatını ve doğal dengeyi tehdit
edecek düzeyde atmosferde bulunması, hava kirliliğine neden olmaktadır.Hava Kirliliğinin Etkileri
Hava kirliliği solunum sistemini etkileyerek astım, nefes darlığı ve kronik bronşit gibi
rahatsızlıklara neden olur. Akciğer kanserinin en önemli nedenlerinden biri yine hava kirliliğidir.
Hava kirliliğinin olumsuz etkileri insan sağlığı ile sınırlı değildir. Bu durum doğada birçok
olumsuzluğu neden olur. Ozon tabakasının incelmesi, asit yağmurları, sera etkisi ve
küresel ısınma gibi sorunların temel kaynağı hava kirliliğidir.
1– Sera Etkisi ve Küresel Isınma
Dünyamız, güneşten gelen ışınlardan daha çok, dünyadan yansıyan güneş ışınları
ile ısınır. Atmosferde bulunan karbondioksit, su buharı, metan ve diğer bazı gazlar yeryüzünden
yansıyan ışınları tutarak dünyanın sıcaklığını korur. Bu doğal duruma sera etkisi
denir. Eğer sera etkisi olmasaydı, yeryüzünün sıcaklığı –18°C olup, bizim bildiğimiz
bir çok yaşam formu mevcut olamazdı.
Atmosferde sera etkisini ortaya çıkaran gazların (CO2 gibi) miktarının artması, dünyanın
ortalama sıcaklığının artmasına neden olur. Bu olaya küresel ısınma adı verilir.
Son yıllarda sanayileşme, fosil yakıtlarının tüketimi, hızlı nüfus artışı ve ormanların yok
edilmesi gibi faktörlere bağlı olarak atmosfere salınan sera gazlarının miktarında önemli
bir artış olmuştur. Buna bağlı olarak ortaya çıkan küresel ısınma sonucunda dünya iklim
sisteminde önemli değişiklikler ortaya çıkmıştır.Küresel ısınmanın beklenen etkileri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
. Kutuplardaki buzulların erimesi
. Deniz seviyesinin yükselmesi
. Bazı bölgelerin sular altında kalması
. Tarımsal üretimin azalması
. İklim değişiklikleri
. Birçok bitki ve hayvan türünün neslinin tükenmesi.
2– Ozon tabakasının incelmesi
Ozon (O3) tabakası, atmosferin üzerindeki stratosferde bulunur. Bu tabaka, güneşten
gelen ve canlıları olumsuz yönde etkileyen mor ötesi (ultraviyole) ışınları emerek yeryüzüne
ulaşmasını engeller. Mor ötesi ışınlar kanser ve mutasyonlara neden olduğundan
canlılar için zararlıdır. Ozon tabakasının incelmesindeki en büyük etken kloroflorokarbon
(CFC) adı verilen kimyasal maddelerdir. Kloroflorokarbon gazları klimalarda, buzdolaplarında
ve deodorantlarda kullanılmaktadır. Bu gazlar ozon ile tepkimeye girerek ozon tabakasının
incelmesine neden olur.
3– Asit Yağmurları
Atmosferdeki kirletici gazlardan azot ve kükürt içerenleri su buharı ile tepkimeye girerek
nitrik asit ve sülfürik asit moleküllerini oluşturur. Bu asitlerin yağmur suyu ile karışması
sonucu oluşan asit yağmurlarının pH'sı düşüktür (pH < 6). Bol miktarda hidrojen
iyonu içeren yağışlar, toprağa ulaştığında magnezyum, potasyum ve kalsiyum gibi elementlerle
tepkimeye girer. Bu elementlerin topraktaki miktarının azalması, başta bitkiler
olmak üzere tüm canlıların gelişimini olumsuz yönde etkiler. Bu yağışlar ormanların yok
olması, suları asitleşen göllerde canlılığın sona ermesi ve konutların zarar görmesi gibi
kötü sonuçlar doğurabilir.
Hava Kirliliğinin önlenmesi için alınacak tedbirler
. Isıtmada fosil yakıtlarının yerine doğalgaz kullanımı artırılmalıdır. Güneş enerjisi,
rüzgâr enerjisi ve jeotermal enerji gibi enerji kaynaklarının kullanımı tercih
edilmelidir.
. Orman tahribatı önlenmeli ve ağaçlandırma çalışmaları hızlandırılmalıdır.
. Şehirlerdeki ulaşımda toplu taşıma araçları tercih edilmeli ve bu araçlarda doğalgaz
kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
. Sanayi atıklarının yeterince filtre edilmeden havaya verilmesi önlenmelidir. Ayrıca
sanayi tesislerinin kurulum yerleri daha dikkatli seçilmelidir.
. Kloroflorokarbon gibi ozon tabakasına zarar veren gazların kullanımı sınırlandırılmalı
ve alternatif ürünler geliştirilmelidir.
B– Su Kirliliği
Su kaynaklarının kimyasal, fiziksel, ekolojik ve bakteriyolojik özelliklerinin olumsuz
yönde değişmesi su kirliliğine neden olur.
Su kirliliğine neden olan olaylardan bazıları
şunlardır.
. Havaya karışan kirleticilerin değişik yollarla sulara taşınması. Örneğin denizlerden
buharlaşan sular atmosferde yoğunlaşıp yağmur halinde yeryüzüne düşerken
birçok kirletici maddeyi sulara taşır.
. Sanayi ve kanalizasyon atıklarının arıtılmadan su sistemlerine geri verilmesi.
. Bilinçsiz olarak kullanılan tarım ilaçları ve yapay gübrelerin topraktan yıkanarak
su sistemlerine karışması.
Çeşitli yollarla kirlenen su kaynakları canlı yaşamını olumsuz yönde etkiler. Sudaki
kirleticiler besin zinciriyle bir canlıdan diğerine geçerek birçok canlı üzerinde olumsuz etkiler
bırakabildiği gibi canlıların toplu halde ölmesine de neden olabilir. Kirli sularda bulunan
mikroorganizmalar tifo, dizanteri, sarılık ve kolera gibi hastalıklara sebep olurlar. Su
kirliliği çeşitlerinden birisi de ötrofikasyondur. Su sistemlerine karışan azot ve fosfor bileşikleri
göllerde bulunan bazı bitkilerin ve alglerin kontrolsüz bir biçimde çoğalmasına
neden olur. Göl yüzeyi kısa bir süre içinde algler ile kaplanarak yeşil bir renk alır. Gölün
alt kısımlarına ışık ulaşamaz. Sudaki oksijen miktarının azalmasına bağlı olarak birçok
canlı ölür.Su kirliliğinin önlenmesi için alınacak tedbirler
. Doğal su kaynakları korunmalıdır.
. Sanayi atıkları arıtılmalıdır. Zararlıları öldürmek amacıyla kullanılan kimyasal maddeler (pestisitler) doğru ve
uygun dozda kullanılmalıdır.. Akaryakıt taşımacılığında sızıntıyı önleyecek önlemler alınmalıdır.
. Doğada parçalanması zor olduğundan deterjanların kullanılması azaltılmalıdır.
. İçme ve kullanma su kaynaklarının civarında kirliliğe neden olacak faaliyetler
engellenmelidir.
. Evsel atıkların kanalizasyona verilmesi sağlanmalı ve kanalizasyon suları arıtılmalıdır.
C– Toprak Kirliliği
Hava ve suyun kirlenmesine neden olan bazı kirleticiler, toprakta da kirliliğe neden
olur. Hızlı nüfus artışına paralel olarak tarım ve diğer alanlardaki sanayi ve teknolojinin
hızla gelişmesi toprak kirliliğinin artmasına neden olmaktadır. Tarım ilaçları, kimyasal gübreler,
egzoz gazları, radyoaktif atıklar, asit yağmurları ve endüstriyel atıklar toprak kirliliğine
neden olan etkenlerden bazılarıdır.Toprak kirliliğinin önlenmesi için alınacak tedbirler;
➢ Tarım ilaçlarının ve kimyasal gübrelerin kullanımı denetlenmelidir.
➢ Tarım amacıyla kullanılan bölgelerde yerleşim alanları ve sanayi tesisleri kurulmamalıdır.
➢ Çöpler toprağa zarar verilmeyecek şekilde toplanmalı ve imha edilmelidir.
➢ Ormanlar korunmalı, yeşil alanlar çoğaltılmalıdır.
➢ Ambalaj sanayinde karton ve cam gibi yeniden kullanılabilir maddeler tercih edilmelidir.
➢ Çiftçilerin toprağı kullanma ve sulama konusunda bilinçli davranmaları sağlanmalıdır.
D– Radyasyon Kirliliği
Elektromanyetik dalgalar ve parçacıklar biçiminde enerji yayılımı ya da aktarımına
radyasyon adı verilir. Radyoaktif elementlerin parçalanmasıyla etrafa yayılan ışınlar duyu
organlarımız tarafından algılanamaz. Bu ışınlar genelde küçük dalga boyunda olup yüksek
enerjiye sahiptirler. Bu nedenle mutasyonlara neden olup, insan sağlığını olumsuz
yönde etkilerler.
Radyasyon kirliliğinin önlenmesi için alınacak tedbirler
➢ Dünyada nükleer silah denemeleri yasaklanmalıdır.
➢ Nükleer atıkların denizlere atılması engellenmelidir.
➢ Nükleer santrallerdeki kazalara karşı gerekli önlemler alınmalı ve atık maddeler
güvenli yerlerde depolanmalıdır.
➢ Radyasyon yayan tıbbi malzemelerin kullanımı sırasında gerekli tedbirler alınmalıdır.
➢ Bizi güneşin zararlı ışınlarından koruyan ozon tabakasına zarar veren faaliyetler
durdurulmalıdır.
E– Besin Kirliliği
Beslenmek için tükettiğimiz yiyeceklerin fiziksel, kimyasal ve biyolojik etmenlerin etkisiyle
sağlığımız için zararlı duruma gelmesine besin kirliliği adı verilir. Besinlerde bulunan
zararlı maddeler besin zinciri yoluyla bir canlıdan diğerine geçmektedir. Bu nedenle
besin kirliliği birçok canlıda ciddi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.
Besin kirliliği üç şekilde olur:
a– Fiziksel kirlenme: Cam kırıkları, saç, tırnak ve metal parçaları gibi maddelerin besinlere karışmasıyla
gerçekleşir.
b– Kimyasal kirlenme: Tarımsal gübre ve ilaçlar, besinin içinde saklandığı kaptan geçen metaller, besin ambalajında
kullanılan plastikler ve önerilen miktarın üzerinde kullanılan katkı maddeleri besinlerde
kimyasal kirliliğe neden olur.
c– Biyolojik kirlenme: Hijyenik koşulların sağlanmaması nedeniyle hızla üreyen mikroorganizmalar, besinlerin
bileşiminde doğal olarak bulunan bazı zehirli maddeler biyolojik kirliliğe neden
olur.
➢ Besinlerin servisinde kullanılan araç ve gereçlerin hijyenik olması sağlanmalıdır.
➢ Temizlik maddeleri ve haşare ilaçları besinlerden uzak yerlerde saklanmalıdır.
➢ Besin tüketiminde organik tarım ürünleri tercih edilmelidir.
➢ Besinler uzun süre bekletilmemelidir.
F– Ses Kirliliği
Nüfus artışı ve buna bağlı olarak gelişen sanayi, artan kentleşme ve trafik ses kirliliği
kavramının gündeme gelmesine neden olmuştur. İnsanların ve diğer canlıların yaşamsal
faaliyetlerini olumsuz etkileyecek şiddetteki seslerin belli bir ortamda bulunması
ses kirliliği olarak adlandırılır. Ses kirliliğinin en önemli nedeni trafiktir. Fabrikalar, demir yolları
ve hava alanları ses kirliliğine neden olan kaynaklardan bazılarıdır.
Ses kirliliğinin önlenmesi için alınacak tedbirler
➢ Sanayi tesisleri şehir dışında kurulmalı ve gürültü ölçümleri yapılmalıdır.
➢ Metro gibi yeraltı ulaşımına önem verilmeli ve ulaşımda toplu taşıma araçları
tercih edilmelidir.
➢ Seyyar satıcıların bağırarak satış yapmaları engellenmelidir.
➢ Konut yapımında ses izolasyonu sağlanmalıdır.
➢ Yüksek sesle müzik çalan eğlence merkezleri şehir dışına kurulmalıdır.
G– Işık Kirliliği
Aydınlatma, insan hayatının vazgeçilmez unsurlarından bir tanesidir. Ancak gereksiz
ölçülerde ve yanlış zamanlı aydınlatma bazı çevre sorunlarına neden olmaktadır. Işık
kirliliği hava ya da su kirliliği gibi zehirleyici bir etkiye sahip değildir. Fakat gereksiz aydınlatma,
ışığı üretmek için harcanan enerjinin önemli bir kısmının boşa gitmesi demektir.
Bu nedenle büyük ekonomik kayıplara neden olur.
Işık kirliliğinin önlenmesi için alınacak tedbirler;
➢ Gereksiz aydınlatmadan kaçınılmalıdır.
➢ Aydınlatılması gereken bölgelerde uygun güçte ve verimi yüksek olan aydınlatma
araçları kullanılmalıdır.
➢ Doğal alanlarda canlıların ışık ile ilişkileri göz önünde bulundurularak aydınlatma
saatlerine özen gösterilmelidir.
- Blogger Comment
- Facebook Comment
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder